NET TÜRK TV
SORU'YORUM - Devletin, halkın güvenliği için yaptığı araç muayene hizmetlerini neden bir şirketin insafına bırakıyoruz? Devletin asli görevi halkının can ve mal güvenliğini korumaktır. Araç muayene gibi hayati bir hizmet, ticari kazanç uğruna özel sektöre devredilemez. Bu, vatandaşın güvenliğini riske atmaktır.
Bir ihalede şartnameler öyle hazırlanmış ki, sadece bir firmanın katılabileceği baştan belli ise, bu ihale adil midir? Adil bir ihale, rekabetin sağlandığı bir ortamda gerçekleşir. Eğer baştan kazanan belliyse, bu halkın güvenini sarsan bir tiyatrodan başka bir şey değildir.
750 bin liralık şartname ücretini kim ödeyebilir? Halk mı, büyük şirketler mi? Bu kadar yüksek şartname ücreti, küçük ve orta ölçekli işletmeleri yarış dışı bırakır. Halkın çıkarlarını savunacak alternatifler daha en baştan engellenmiş olur.
Her bir bölge için 15 milyon TL geçici teminat istenirken, küçük girişimciler bu yarışa nasıl katılacak? Küçük girişimcilerin elenmesi, piyasada tekel yaratır. Rekabetin olmadığı bir alanda halkın alacağı hizmetin kalitesi ve fiyatı garanti edilebilir mi?
ADRESE TESLİM İHALE Mİ?
İhaleye katılmak için, son 5 yıl içinde 1 milyon araca muayene yapmış olma şartı koymak, rekabeti öldürmek değil mi? Bu tür spesifik şartlar, rekabeti tamamen ortadan kaldırır. Alternatiflerin susturulduğu bir ihaleden halkın yararına bir sonuç beklenemez.
Bu şartı karşılayan tek firma TÜVTÜRK ise, bu ihalenin galibi şimdiden belli değil mi? Sonuçları önceden belli olan bir ihale, adrese teslimden başka bir şey değildir. Halkın güvenliğini ve bütçesini koruyacak farklı seçeneklere neden yer verilmiyor?
Rekabetin olmadığı bir ihalede, devletin halk adına kazancı nasıl garanti altına alınacak? Rekabet, kaliteyi ve uygun maliyeti beraberinde getirir. Eğer bir tekel oluşursa, vatandaş hizmeti pahalıya alır, kalitesinden şüphe eder.
KAMU ZARARI NASIL ENGELLENECEK?
Devlet, bu hizmeti neden kendisi üstlenmiyor? Kamusal denetim ve şeffaflık, özel sektörün ticari çıkarlarına feda mı ediliyor? Devletin asli görevlerinden biri denetimdir. Araç muayene hizmeti gibi kritik bir alanda, özel sektörün kâr hırsı kamu yararının önüne geçemez.
Araç muayene hizmetinin ticarileşmesi, kamu yararını gölgede bırakmıyor mu? Ticari kaygılar, hizmet kalitesini düşürebilir. Kamu yararını öncelemeyen bir sistem, halkın güvenliğini tehdit eder.
Denetim mekanizmaları bu kadar zayıfken, araç güvenliği nasıl sağlanacak? Denetim olmadan, hizmetin kalitesini ölçmek mümkün değildir. Güvensiz bir sistem, trafikte can kayıplarına yol açabilir.
DENETİMSİZLİKLE NEREYE KADAR?
2007-2021 arasında kamuya açık olan kusurlar tablosu, 2021’den beri neden erişime kapatıldı? Halk, hizmetin kriterlerini bilmeye hakkına sahiptir. Gizlenen bilgiler, şeffaflık ilkesini tamamen yok eder.
Elektrikli ve hibrit araçların muayene kriterleri neden hala belirlenmedi? Gelişen teknolojiye uyum sağlanamaması, sistemin geride kaldığını gösterir. Elektrikli araçların yetersiz muayenesi, gelecekte büyük güvenlik açıklarına yol açabilir.
Yangın algılama ve söndürme sistemleri gibi kritik kontroller, neden şartnameye dahil edilmedi? Yangın güvenliği gibi hayati konuların göz ardı edilmesi, vatandaşın hayatını riske atar. Bu eksiklikler ne zaman giderilecek?
NEDEN TEKNOLOJİ GERİDE KALDI?
AB ülkelerinde muayene mevzuatları düzenli olarak güncellenirken, Türkiye neden eski kriterlere bağlı kalıyor? Avrupa standartlarıyla uyum sağlanmıyorsa, halkın güvenliği nasıl garanti altına alınacak? Çağın gereklerini karşılamayan bir sistem ne kadar sürdürülebilir?
Elektrikli araçların sayısı artarken, bu araçlara uygun muayene standartları neden hala geliştirilmedi? Teknolojiye ayak uyduramayan bir hizmet, halkın güvenliği için yeterli olabilir mi? Bu gecikme, güven kaybına neden olmaz mı?
Gelişen teknolojiye uygun bir sistem kurulmuyorsa, bu ihaleden kim kazançlı çıkacak? Halk mı yoksa belirli çıkar grupları mı? Bu sorunun yanıtı, hizmetin kime fayda sağladığını açıkça ortaya koyar.
HALKIN HAKKI NEREDE?
Halkın güvenliği söz konusuysa, araç muayene hizmetleri neden kamusal bir görev olarak görülmüyor? Halkın hayatını doğrudan etkileyen hizmetler, devletin sorumluluğunda olmalıdır. Özel sektöre devredilen her kamu hizmeti, halkın güvenini zedeler.
Vatandaş, cebinden çıkan her kuruşun hesabını sormayacak mı? Halkın ödediği ücretlerin nereye gittiğini bilmek hakkıdır. Şeffaflık olmadan, hesap verebilirlikten söz edilemez.
Şeffaflıktan uzak bir süreçte, halkın devlete olan güveni nasıl sağlanacak? Güven olmadan, sistemin sürdürülebilirliği mümkün değildir. Şeffaflık, devlete olan güvenin temelidir.
SORUMLULUK KİMİN?
Bu süreçte sorumluluk Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nda mı, yoksa ihaleyi kazanan firmada mı? Sorumluluk devlette olmalıdır. Halkın güvenliğini özel sektöre devreden bir sistemde, hesap verebilirlik kaybolur.
Meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının bu konudaki uyarıları neden dikkate alınmıyor? Uzman görüşleri yok sayılırsa, karar alma süreçleri eksik kalır. Halkın yararını gözetmek için uzmanlık önemlidir.
Denetim mekanizmaları zayıfsa, halkın güvenliğini kim garanti edecek? Denetimsizlik, sistemin güvenliğini tehlikeye atar. Güvensiz bir sistem, yalnızca halka zarar verir.
Sonuç olarak: Her soru, halkın çıkarları adına açık bir şekilde yanıtlanmalıdır. Şeffaflık, adalet ve kamu yararı olmadan bu süreç, sadece çıkar gruplarını besleyen bir araç haline gelir.