NETTÜRK TV
KO'MEDYA - Betal Özay, Hollanda’da yaşayan Türk sanatçı. O da kardeşi Gupse Özay gibi bir komedyen aslında. Edirne’de elektrik direğinde unuttuğu bir afişin başına iş açacağını, gazetecilerin afişin mizansen olduğunu anlamadan haber yapıp ortalığı ayağa kaldıracağını bilemezdi.
Telefonunun günlerce çıldırmış gibi susmamacasına çalmasına neden olan süreç, birkaç hafta önce Edirne’ye gitmesiyle başladı. Parayı bastıran uluslararası mafya baronlarının “Türk vatandaşlığı” almasını, Türkiye’nin suçluların sığınağı haline gelmesini hicveden bir kısa film çekmeye karar vermişti.
Betal Özay, “Anadolu’da korku ve nefret” adlı kısa filmde Hollandalı uyuşturucu baronu “Bolle Jos”u, Türkçesiyle “Tombul Jos”u Türkiye’de arayan bir gazeteciyi canlandırıyordu. Hollanda’da, gerçek adı Joseph Leijdekkers olan “Bolle Jos” lakaplı uyuşturucu baronunun da ülkesinden kaçtıktan sonra Türkiye’ye sığındığı söyleniyordu.
Çekim sırasında Betal Özay, “Bolle Jos”un fotoğrafının yer aldığı “Wanted” afişlerini, Edirne’de direklere astı. Afiş, esprili bir dille hazırlanmıştı; kurgu olduğu hemen belli oluyordu:
“Türkiye’ye gitmek üzere evinden ayrıldığından beri kendisinden haber alınamayan, Hollanda milli takımının oyuncusu Bolle Jos’u gören herkesin aşağıdaki cep telefon numarasını aramasını rica ediyoruz. Hollanda’nın gururu Bay Bolle Jos’un nerede olduğuna dair somut bilgi paylaşan herkese 300 bin Euro ödül verilecek.”
Filmin çekimi bittikten sonra da bütün afişleri topladılar. Fakat birkaç gün sonra afişte yazdıkları telefon numarası sürekli çalmaya başladı. Sadece Türkiye'den değil, Almanya'dan, Hollanda'dan, İngiltere'den, Bosna'dan, hatta Afrika'dan bile arıyorlar; “Bolle Jos”u gördüklerini ve nerede olduğunu bildiklerini söylüyor; ödülün kendilerine verilmesini istiyorlardı.
Meğerse afişleri toplarken Saraçlar Caddesindeki bir afişi geri almayı unutmuşlar, onu görenler de gerçek sanıp aramaya başlamıştı. Betal Özay, çareyi telefonunu kapatmakta buldu.
Gazeteciler de yuttu numarayı
Fakat Hollanda Milli Takımı’nın “Tombul Jos” adlı oyuncusunun Edirne’de arandığına inanan sadece 300 bin Euro’nun peşine düşen insanlar olmadı. Gazeteciler de inandı, önce yerel medyada, sonra da birbiri ardına haberler yayımlanmaya başladı.
İlk olarak 17 Temmuz’da Edirne TV, Edirne gazetesi, Edirne Ahval, Haberjet ve Batı Ekspres, “Tombul Jos Edirne’de aranıyor” haberleri yaptılar. Anlaşılan “Bolle Jos”un kim olduğuna Google’dan bakmışlar, aranan bir uyuşturucu baronu olduğunu görünce afişteki ifadelere hiç takılmamışlardı. Bayağı da süslemişlerdi haberi, “Hollanda basınının Türkiye’de yaşadığını öne sürdüğü” belirtiliyor, “Leijdekkers’dan uzak durulmalı, direkt polise haber verilmeli” gibi uyarıda bulunuluyordu habere.
Aynı gün İhlas Haber Ajansı da “Edirne’de Hollandalı baron, ‘Wanted’ afişiyle aranıyor” başlığıyla haber yaptı. Ardından Edirne’deki afişe uydurulan haber, hızla internet medyasında ve sosyal medyada yayıldı. İHA’nın müthiş haberi, Akşam, Hürriyet, Haberler, Haber7, Sputnik, Sabah ve Milliyet gibi sitelerde de kullanıldı. En havalı başlık da Karar’daydı; “Bu adama iyi bakın! Görene 300 bin Euro ödül verilecek: O ilin sokaklarına asıldı”.
Aradan günler geçtikten sonra bu kez Halktv.com.tr, aynı haberi özelmiş gibi imzalı olarak yineledi. 24 Temmuz’da yayımlanan Halktv haberinde “Hollanda, baronu Edirne’de arıyor” başlığı yer alıyordu. Bu haberde de önceki bilgiler tekrarlanmış, afişte neler yazdığının çevirisine yine gerek duyulmamıştı. Halktv’nin haberini, başka siteler de kullandı ve sosyal medyada epeyce ilgi gördü.
Hollanda medyası: Bu delilik
Türkiye medyasında bu kadar hızla büyüyen “mizansen afişi unutma” vakası, Hollanda medyasının da ilgisini çekti. Parool sitesinde alaysı bir dille kaleme alınan haberde “Hollandalı uyuşturucu baronu Jos Leijdekkers'in yakalanması, Amsterdamlı Türk sanatçı Betal Özay'ın hicivli projesi bu hafta internette viral hale gelene kadar Türkiye'de büyük bir haber değildi. 'Bolle Jos burada bir heyecan haline geldi. Gruplar onu sokak sokak arıyor” denildi.
De Standaard’daki “Bir afişi unuttuk: Yüzlerce Türk uyuşturucu baronu Bolle Jos’un peşinde” başlıklı haberde de bu gelişmelerin “kontrolden çıkan bir şakanın sonucu” olduğu vurgulandı. Haberi hazırlarken Betal Özay ile de konuşulmuş. Özay, “bu delilik” deyip anlatmış:
“Aslında bu bir dikkatsizlikti; asla niyetimiz bu değildi. Bu insanların hepsi çok ciddi. Çoğu zaman vaat edilen ödülün bir kısmını hemen kendilerine aktarmamı istiyorlar. Bütün bu insanlar bir hayaletin peşinde. Bu büyük, kolektif bir halüsinasyon.
Filmimiz gelecek yıl gösterime girecek. Bunların hepsini filmime dahil edeceğim. Beni arayan ihbarcılardan bazılarıyla röportaj yapmaya çalışacağız.”
De Standaard’daki haberde, Betal Özay’ın, o afişi Edirne’de direğe asarken çekilmiş bir fotoğrafı da yer alıyordu. Bu fotoğraf ile Türkiye’de yayımlanan haberlerde kullanılan afiş ve asılı olduğu direk aynı.
“Tombul Jos” Türkiye’den kaçtı
Türkiye medyasında çıkan, Hollandalı uyuşturucu baronunun Edirne’de arandığına ilişkin haberlerin doğru olan tek unsuru, “Tombul Jos”un Hollanda’dan Türkiye’ye kaçmış olduğu. “Baron istilası” adlı kitabında Türkiye’ye yerleşen uluslararası uyuşturucu baronlarının çetelesini çıkaran gazeteci Timur Soykan, 24-26 Temmuz’da BirGün’de üç gün üst üste “Tombul Jos”un Türkiye serüvenini aktardı; aktardıkları tam bir skandaldı.
Jos, 4 Temmuz 2020 tarihinde Türkiye’ye gelmiş, hem sahte isimle hem de kendi ismine iki ayrı oturma izni almıştı. Sonra da “Türk vatandaşı” olmak için çalışmış ama hakkında “Kırmızı Bülten” çıkarıldıktan sonra Mayıs 2021’de hiçbir engelle karşılaşmadan özel jetiyle Abhazya’ya kaçmıştı.
Soykan’ın yazdıkları, “mizansen film afişi”ni görenlerin Edirne’de aradığı Jos’un Türkiye’de olmadığını ortaya koyuyor.
Gazetecilik komedisi
“Edirne’de Hollandalı baron, ‘Wanted’ afişiyle aranıyor” haberlerini, neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Bir gazeteci, bir direkte asılı bir afiş gördüğünde ne yazdığına bakmadan, üzerindeki telefon numarasını aramadan, böyle bir uyuşturucu baronunun neden Edirne’de arandığını düşünmeden, araştırmadan haber yazar mı? Bu baronunun futbolcu olduğunun yazılmasına neden aldırmaz?
Bu haberler bir gazetecilik rezaleti. Bu haberi yazanlar, afişi görünce hiç şüphelenmemişler, hiç araştırmamışlar. Film için düzenlenmiş mizansen afişi gerçek sanıp haber yapmışlar. Daha da üzücü olanı, muhabirlerin yazdığı haberler editoryal kontrolden geçmeden yayına verilmiş; onlarca haber sitesi de kopyalamış.
Ne yazık ki, böyle bir haberin yazılıp yayımlanabilmiş olması, habercilik reflekslerinin ne kadar zayıfladığını, şüphe duygusunun neredeyse yok olduğunu, araştırma alışkanlıklarının yitirildiğini gösteriyor. (Faruk Bildirici, Medya Ombudsmanı, https://farukbildirici.com )
www.netturk.com.tr