PARA'POLİTİKA - Bazen insan bir yarış izlediğini sanır, oysa sahnenin ardında dönen bambaşka oyunlar vardır. İstanbul’daki ünlü Formula 1 pistiyle ilgili yaşanan son gelişmeler de işte böyle bir oyunu gözler önüne seriyor. İstanbul Kurtköy’de bulunan ve 300 futbol sahası büyüklüğünde olan bu devasa alan, nisan ayında yapılan bir ihale sonucunda 30 yıllığına kiraya verildi. Ama işler göründüğü gibi değil.
İhaleyi kazanan, Can Bilim Eğitim Kurumları A.Ş. İsim size tanıdık gelmeyebilir, ancak arka planda yaşananlar çok daha derin. 117 milyon 806 bin dolarlık bu büyük ihale, sadece tek bir firmanın katılımıyla sonuçlanıyor. Peki, ya sonra? Ardından büyük bir usulsüzlük gün yüzüne çıkıyor. Şirketin ihaleye katılmak için verdiği 7 milyon 683 bin dolarlık teminat mektubunun sahte olduğu iddiası ortaya atılıyor.
SAHTE TEMİNAT MEKTUBU
İddialara göre, şirketin verdiği teminat mektubu, Mapfre Kefalet Sigorta A.Ş. adında bir firmaya ait. Ancak bu firma, dünya çapında bilinen Mapfre Sigorta A.Ş. ile aynı değil. Sahte bir isim oyunu: Ünlü sigorta devinin ismi kullanılarak kurulan fason bir şirket. İşin tuhafı, bu sahte teminat mektubunu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü nasıl fark edemedi? Basit bir araştırmayla bile açığa çıkabilecek bu sahtecilik gözden nasıl kaçtı? Ya da gerçekten gözden mi kaçtı? İşte bu soru, kamuoyunun kafasında büyük bir soru işareti olarak duruyor.
Ancak hikaye burada bitmiyor. Fason şirketin başkanı olarak Bulgar vatandaşı Lyudmil Lluydmilov Slavchev adında bir kişi görülüyor. Her yönüyle tabela bir şirket olduğu belli olan bu yerden alınan sahte teminat mektubu, nasıl oluyor da bu kadar önemli bir ihalede kabul ediliyor?
İHALENİN ARDINDAKİ HIZLI DEĞİŞİMLER
İhale sonuçlandıktan hemen sonra bir başka ilginç detay daha ortaya çıkıyor. İhalenin kazananı olan Can Bilim Eğitim Kurumları A.Ş., daha önce tek ortaklı bir yapıya sahipti ve sahibi Mehmet Şakir Can’dı. Ancak ihalenin sonuçlandığı 2 Nisan tarihinden sadece bir gün önce, 1 Nisan’da Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan bir ilanla şirketin tek pay sahipliği kaldırıldı. Daha da ilginci, 11 Haziran’da aynı gazetede yer alan bir başka ilana göre, şirketin yeni sahibi Lale Cander oldu. Bu hızlı değişiklik dikkatlerden kaçacak gibi değil.
Peki, Lale Cander kim? Onu Türkiye Futbol Federasyonu’ndan (TFF) hatırlıyoruz. İbrahim Hacıosmanoğlu’nun listesinden TFF yönetim kuruluna giren Cander, yine Hacıosmanoğlu’nun açıklamalarına göre “akçeli” ilişkilere karıştığı iddiaları sebebiyle TFF yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettirildi. Ancak bu ilişkiler ağıyla ilgili detaylar hiçbir zaman tam olarak açıklanmadı. Aynı zamanda, Lale Cander, Pirelli’nin Türkiye yönetim kurulu başkanlığı görevini de yürütüyor.
İMAR İZNİ, AVM PLANLARI VE 500 MİLYON DOLARLIK RANT
Yarış pistinin bulunduğu alan ise başka bir tartışmayı daha beraberinde getiriyor. Ömerli Barajı havzasında yer alan bu devasa alan, ihale şartnamesine göre AVM ve eğlence merkezleri gibi projelere açılacak. Ancak bir sorun var: Bu alanda imar izni yok. İmar izni olmadan herhangi bir yapılaşmanın başlaması mümkün değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) de bu bölgeye imar izni vermeyeceğini açıkça belirtiyor.
Ama Ankara kulislerinde dolaşan söylentilere göre, pistin yönetimi İBB’den alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilecek. Bu devir işleminin ardından ise gerekli imar izni Bakanlık tarafından verilecek. İmar izninin alınmasından sonra ise bu alanda ortaya çıkacak rantın 500 milyon doları bulacağı konuşuluyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı koridorlarında en çok tartışılan konuların başında bu rakam geliyor.
Bu noktada devreye giren rant kavgası, ihaleden sahte teminat mektuplarına, oradan da imar izinlerine kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor. Burası artık sadece bir yarış pisti değil; devasa bir rantın döndüğü, çıkarların çarpıştığı bir alan haline gelmiş durumda.
SONUÇ: YARIŞ PİSTİ Mİ, RANT PİSTİ Mİ?
İstanbul’daki Formula 1 pisti, motorların sesiyle değil, çıkarların ve skandalların yankılandığı bir sahneye dönüşmüş durumda. Sahte teminat mektupları, hızlı şirket devri, imar izinleri ve devasa rant iddiaları... Tüm bu olaylar, kamuoyunun gözleri önünde gelişiyor ve ardında cevaplanmayı bekleyen sayısız soru bırakıyor.
Bir zamanlar hız ve adrenalin tutkunlarının buluşma noktası olan bu pist, şimdi büyük çıkarların, milyon dolarlık rantların ve şüphelerin merkezi haline geldi. Bu yarışta kazananın kim olduğunu söylemek zor, ama kaybedenin kamuoyu olduğu kesin. Ne yazık ki, bu tür olaylar, güveni her geçen gün daha fazla zedeliyor. Ve bizler, bu sahnede sadece izleyici kalmaya devam ediyoruz.