2024’ün sonunda Jacques Prevert gibi soralım; “Bu yılı iyi mi geçirdiniz?”
Ama iyi derken, gerçekten iyi mi? Sağlıklı oldunuz diye sevindiniz mi mesela? Göğe bakıp, “Bugün de varım, yaşıyorum” dediniz mi hiç?
Ya da kaç kez sabahı, yıldızların altında karşıladınız? Gökyüzüne şaşkın bakışlarınız oldu mu? Yoksa her gün bir düşünce bulutu gibi başınızın üzerinden gelip geçti mi?
SADECE KENDİNİZE SORDUNUZ MU?
Bir kediyi okşamak, bir çiçeği koklamak, bir ağaç dalına dokunmak… Bunları yaptınız mı?
Ölümü anımsatan Jacques Prevert soruyor ya hani; “Çocukken yere oturup çimlerin üzerine yayılırdık. Şimdi, çimenlerin bizim üzerimize yayılmasından korkuyoruz. Bunu hiç düşündünüz mü?” diye.
Öyle işte… Yıldızlara bakarken kendi şarkınızı söylediniz mi? Kendi çocukluğunuzun şarkısının sözlerini hatırladınız mı?
Kaç kez güldünüz bu yıl? Ama öyle bir gülme ki, ışık saçsın etrafa, ışık olsun diyenlere umut olsun.
BÜYÜK KAYIPLAR, KÜÇÜK HATALARLA BAŞLAR
Hayatın küçük mutlulukların birleşimi olduğunu unutmayın. Ama şu da var: Küçük güzellikler yitirildikçe, büyük kayıpların zemini hazırlanır.
Bir çocuğun gözlerinde parlayan ışığı ne zaman gördünüz? Yoksa hiç mi hediye almadınız ona?
Bir bebek kokusunun insanı insan yaptığını hatırladınız mı? Bir dostun elini sıkıca tutmanın değerini bildiniz mi?
HAYATINIZA SAHİP ÇIKIN
Yaşlı bir ağaç şöyle der gibi: “Bana sarıl. Hayata sarıl. Hayat sımsıcak bir gövde.”
Ama insanlar kendi köklerini unuttular. Bir ağaç kök salarken, biz insanlar köksüzleşiyoruz. Köklerimizi unutmayın.
Yılın sonunda soruyu kendimize soralım: “Ben bu yıl nasıl yaşadım?”
Unutmayın. Hayat, çimenlerin üzerine yayılmanızı bekliyor. Ama er ya da geç, çimenler sizin üzerinize yayılacak.
İyi düşünün. Ve acele edin.