NET TÜRK TV

ANALİZ'HABER - Yine 10 Kasım. Yine saat dokuzu beş geçe tüm Türkiye’de hayat duracak, sokaklar sessizliğe bürünecek. Her yıl olduğu gibi, sirenlerin sesi yüreğimizde yankılanacak. Peki bu suskunluk, bu özlem, sadece bir ritüel mi? Yoksa geçmişi saygıyla anmanın ötesinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün bize bıraktığı mirasa sahip çıkmanın bir gereği mi?

Atatürk’ün mücadelesini anlamadan 10 Kasım’ı anmak, boş bir saygı gösterisinden öteye gitmez. O, yedi düvele karşı verilmiş bir bağımsızlık savaşının kahramanıydı. Öyle sıradan bir kahraman değil; emperyalizme karşı koyan, zayıf düşmüş bir halkı omuzlarından kaldırıp ayağa diken, ulusal bir mücadeleyi modern bir devrimle taçlandıran bir liderdi. Anadolu’nun dört bir yanında açlık, yokluk ve işgalin hüküm sürdüğü bir dönemde, “Geldikleri gibi giderler” diyen bir cesaretle çıktı ortaya. Peki, biz bugün o cesareti taşıyor muyuz?

MİLLİ MÜCADELE’DEN BUGÜNE

Atatürk, Türkiye’yi emperyalizmin pençesinden çekip almış, bağımsız bir devlet kurmuştu. O devletin temeline laikliği, aklı ve bilimi koymuştu. Kadınların toplumda yer almasını sağladı, eğitimi herkes için ulaşılır hale getirdi. Emperyalistlerin ‘hasta adam’ dedikleri Osmanlı’nın küllerinden bir cumhuriyet doğurdu. Bugün baktığımızda, bu değerlere gerçekten sahip çıkabiliyor muyuz?

Dağ aslanı cezaevinde tutsak! Dağ aslanı cezaevinde tutsak!

Türkiye’de yıllardır bir ideoloji mücadelesi var; laiklik, demokrasi ve özgürlük adına verilen mücadele. Atatürk’ün bağımsızlık mücadelesinin ne kadar anlaşıldığı, onun devrimlerinin bugün ne kadar korunduğu ortada. Adına büstler dikilip sokaklara isimler verilse de esas olan onun düşüncelerine, ilkelerine, devrimlerine sahip çıkabilmek değil mi?

TOPLUMSAL BİR KAVGA: ATATÜRK VE EMPERYALİZM

Bugün, dünya üzerinde emperyalizm farklı kılıklara bürünmüş şekilde karşımızda duruyor. Atatürk’ün o dönemde gördüğü tehlike, bugün de farklı araçlarla devam ediyor. O zamanlar silahla yapılan işgaller, bugün ekonomik bağımlılık, kültürel asimilasyon ve medya manipülasyonuyla sürdürülüyor. Yabancı sermayeye bağımlılık, dış borçlar, tarımın dışa bağımlı hale getirilmesi… Tüm bunlar, modern emperyalizmin yeni yüzleri. Atatürk bu oyunları çok iyi biliyordu. “Ekonomik bağımsızlık olmadan gerçek bağımsızlık olmaz” derken, bugünü işaret eder gibiydi.

Yabancı sermayenin eline bırakılan kurumlarımız, toprağımız, fabrikalarımız, Türk milletinin alın teriyle kurulan işletmelerin birer birer özelleştirilmesi, Atatürk’ün bağımsızlık anlayışına taban tabana zıt değil mi? İşte burada, sadece anmak yetmiyor, o mirası koruma sorumluluğu devreye giriyor.

ATATÜRK’Ü ANLAMAK: SADECE RİTÜELLER YETER Mİ?

10 Kasım, Atatürk’ün bıraktığı değerlere ne kadar sahip çıktığımızı sorguladığımız bir gün olmalı. Sadece okullarda öğrencilere mecburi törenlerle onu tanıtmak mı, yoksa fikirlerinin ne kadar güçlü olduğunu anlatmak mı? Atatürk, dogmalara ve bağnazlığa savaş açmış bir adamdı. Peki, biz bugün onun açtığı bu savaşı sürdürebiliyor muyuz?

Anıtkabir’e çiçek bırakmak yetmez; Atatürk’ün laiklik, çağdaşlık, bilim ve eğitim adına açtığı yolda yürüyebiliyor muyuz? Bilimi rehber edinmeden, sanatı yaşamın her alanına sokmadan, hukuku bağımsız yapmadan, her 10 Kasım’da gözyaşı döksek ne olur?

GELECEĞE YÜRÜYEN TÜRKİYE: ATATÜRK’ÜN DEVRİMLERİNE SAHİP ÇIKMAK

Bugün Türkiye, içinden geçtiği her zorluğu, Atatürk’ün o sağlam temellerine tutunarak aşabilir. O, bağımsızlık ve özgürlüğün, akıl ve bilimin yolunu açtı. O yolu, siyasi hesaplara kurban etmeden, çıkar peşinde koşmadan, “Atatürk’ün askeri” olup sloganlar atmadan korumak gerek. Atatürk, kendisine tapınılsın diye değil, onun açtığı aydınlanma yolunda yürünsün diye devrimler yaptı. Bugün o yolda yürüyen kaç kişi kaldı?

İşte, asıl mesele burada. Atatürk’ün mirası, sadece kağıtlarda, büstlerde değil, zihinlerde, vicdanlarda yaşamalı. Çünkü bu ülkeyi kuran fikirler, düşünceler, değerler bu kadar kıymetliyken, sırf gösteriş için onun adını anmak, o mücadelenin anlamını yitirmesi demektir.

Atatürk’ü anmak, onun büstüne çelenk koymakla değil, onun kurduğu Cumhuriyet’e gerçekten sahip çıkmakla olur! 10 Kasım, o devrimlere ve değerlere sahip çıkabilmek için hepimize verilmiş bir fırsattır.

www.netturk.com.tr

Editör: Haber Merkezi