DAVA - Bebekler öldü. Özel hastaneler kazandı. Sistem çöktü. Ve sonunda “Yeni Doğan Çetesi” yargı önüne çıktı. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün başlayan dava, adaletin sınavı oldu. Bu sınavda sadece sanıklar değil, aynı zamanda devletin denetim mekanizmaları, sağlık sistemi ve vicdanlarımız da yargılanıyor.
KİMLER ÖLDÜ, KİMLER KAZANDI?
İddianame kan dondurucu. On bebek öldü. Bebeklerin aileleri davada “müşteki”. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) “suçtan zarar gören”. Özel hastaneler ve sağlık şirketleri ise “mâlen sorumlu”. 22’si tutuklu, toplam 47 sanık… Ama bu tabloda eksik bir şey var: Asıl suçlular nerede?
Davanın ilk duruşmasında öne çıkan bir gerçek var: Bebek ölümleri üzerinden sistematik bir rant düzeni kurulmuş. SGK’nın ilaç ödemelerinden, özel hastanelerin yoğun bakım kotalarına kadar her şey bir çarkın dişlisi gibi işliyor. Ve o dişlilerin arasına hayatlar sıkışıyor.
MAHKEME SALONU KİMLERE KAPALI?
Duruşma sabah 09.00’da başlayacaktı, ancak saatlerce gecikti. Salon yetersizdi. Aileler dışarıda bekletildi. Polis ve avukatlar arasında gerginlik yaşandı. Çete lideri Fırat Sarı, başında peruğu olmadan kürsüye geldiğinde aileler salona alındı. Ancak salonda sadece fiziksel bir yer değil, adaletin sesi de yoktu.
Baroların müdahillik talebi reddedildi. Türkiye Barolar Birliği, “çocuğun üstün yararını” savunarak davaya katılmak istedi. İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, “Bu dava sadece sanıkların değil, sağlık sisteminin de yargılandığı bir süreçtir,” dedi. Ama mahkeme, baroları salona sokmadı.
MAĞDURLAR KONUŞUYOR: “BEBEĞİMİZİ ELİMİZDEN ALDILAR!”
Mağdur ailelerin anlattıkları insanın içini acıtıyor. Baba Yavuz Kaan Erol, “Bebeğim sapasağlam doğmuştu. ‘İki gün yoğun bakıma almamız gerekiyor’ dediler. Yoğun bakımda doktor yoktu. Günler sonra çocuğumuzu ağır engelli olarak teslim aldık,” dedi.
Başka bir mağdur, avukatı aracılığıyla, “Çocuklarımızı deneme tahtasına çevirdiler. SGK’dan ödeme almak için olmayan hastalıkları varmış gibi gösterdiler,” diyerek sanıklara çapraz sorgu yapılmasını talep etti.
ÇETE LİDERİNİN PERDESİ DÜŞÜYOR
Fırat Sarı… Çete lideri olduğu iddia edilen isim. Kürsüde kendinden emin bir şekilde, “Aylık gelirim 400 bin lira,” dedi. Ancak bu gelir, öldürülen bebeklerin üzerinden sağlandı. Mahkeme salonundaki sessizlik bu itirafın ağırlığını taşıyamadı.
Tutuklu itirafçı hemşire Hakan Doğukan Taşçı ise çarpıcı bir soruyla dikkat çekti: “Neden hastane sahipleri değil de biz hemşireler tutuklu?” Taşçı, çetenin sistemini detaylarıyla anlattı. İlaç fiyatlarından bebeklerin ölüme terk edilmesine kadar tüm düzeni gözler önüne serdi.
FİŞİ ÇEK GİTSİN!
Bir hemşire yardımcısının ifadesi tüyler ürpertti. “500 gramlık bir bebek vardı. Durumu kötüydü. Doktor, ‘Fişi çek gitsin,’ dedi. O çocuk orada öldü. Sabahına aileye teşekkür mektubu yazdırdılar,” dedi.
HASTANE SAHİPLERİ NEREDE?
Hemşire Taşçı’nın ifadesi sorulması gereken en büyük soruyu gündeme getirdi: “Hastane sahipleri neden dışarıda?” İddianamede yoğun bakım birimlerinden sorumlu doktorlar, hastane sahipleri ve yöneticiler yer almasına rağmen, tutuklu olanlar sadece alt kademede çalışan hemşireler ve teknisyenler. Taşçı, “Psikolojim bozuldu. Bir insanı suçlamak bu kadar kolay olmamalı,” dedi.
SAĞLIK BAKANI İSTİFA ETMELİ!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz, Bakırköy Adliyesi önünde sert bir açıklama yaptı: “Bu şehirde 19 hastanede çete faaliyetlerine göz yuman Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve il sağlık müdürlüğü sorumludur. Bakan derhal istifa etmeli ya da görevden alınmalıdır!”
DAVUTOĞLU DÖNEMİNE UZANAN RAPOR
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turan Çömez, sürecin Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı dönemine uzandığını söyledi. Çömez, “2016’da Davutoğlu’nun eşi Sare Hanım, Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Hastanesi’nde çeteler olduğuna dair ihbar aldı. Raporlar hazırladı, ama bir el devreye girdi ve bu raporlar kapatıldı,” dedi.
SİSTEM ÇÖKTÜ, BEBEKLER ÖLDÜ
Yargılama devam ediyor. Ancak bu dava, sadece 47 sanığın değil, tüm sağlık sisteminin yargılandığı bir süreç. Bebeklerin ölümünden kimin sorumlu olduğu, hangi çarkın kim tarafından döndürüldüğü açığa çıkacak mı? Yoksa bu dava da diğerleri gibi unutulup gidecek mi?
Adalet, o bebeklerin sessiz çığlıklarını duyabilecek mi?
Bekleyip göreceğiz…