NET TÜRK TV

MEDYA'ZADE - Ayşenur Aslan, medyanın mevcut durumunu ve geçmişteki çelişkilerini ele alan bugünkü yazısında, 12 Eylül darbesi sonrası yaşananları hatırlatarak, basının tutumuna eleştirel bir bakış sundu. Özellikle, Ali Kemal gibi figürlerin Mütareke döneminde takındıkları tutumu hatırlatan Aslan, basının tarih boyunca nasıl manipülatif bir araç olarak kullanıldığını vurguladı.

Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” kitabından alıntı yapan Aslan, Ali Kemal’in o dönemki söylemlerini örnek gösterdi. Mustafa Kemal’i “çapulcu” olarak nitelendiren ve İzmir’in sakin olduğunu iddia eden Ali Kemal ve onun gibi düşünenler, vatanın kurtuluş mücadelesini küçük göstermeye çalışmışlardı. Aslan, bu tür tutumların, tarihi belgelerden öğrenildiği gibi, 12 Eylül sonrasında da devam ettiğini belirtti.

12 EYLÜL DARBESİ VE BASININ ROLÜ

Aslan, yazısında 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında medyanın nasıl bir rol oynadığını anlattı. Darbenin ardından medyanın büyük bir kısmının, darbenin getirdiği neoliberal düzeni ve özelleştirme politikalarını alkışladığını belirtti. Özellikle Mehmet Barlas gibi isimlerin, darbenin ekonomik ve politik uygulamalarını savunarak, kamuoyunu yönlendirdiğini ifade etti.

#Miss Turkey 2024 birincisi İdil Bilgen 'güzel' mi? #Miss Turkey 2024 birincisi İdil Bilgen 'güzel' mi?

Darbe döneminde, Kenan Evren’in sözlerinin bazı köşe yazarları tarafından nasıl kutsallaştırıldığını örneklerle aktaran Aslan, sağ siyasetin önde gelen isimlerinin bu süreçte darbeyi desteklediklerini hatırlattı. Rauf Tamer’in Evren’i “hukukçuların ve profesörlerin başucuna asması gereken sözler” olarak nitelendiren yazısı, bu desteklerin çarpıcı bir örneği olarak sunuldu.

MEDYANIN GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU VE SİYASİ BAĞLANTILAR

Ayşenur Aslan, 12 Eylül sonrası dönemde başlayan bu tutumun günümüze kadar devam ettiğini ifade etti. Özal’ın ANAP’ı ile Erdoğan’ın AKP’si arasında paralellik kuran Aslan, her iki siyasi hareketin de dış destekle iktidara geldiğini ve medya ile tarikatlardan büyük destek aldığını söyledi.

Aslan, yazısının sonunda Narin adlı bir çocuğun köyünde işlenen cinayeti ve bu olayın altında yatan sosyolojik yapıyı anlattı. Aşiretlerin, tarikatlarla olan bağlarını ve köylülerin bu güç yapıları karşısındaki çaresizliğini vurgulayan Aslan, bu tür yapıların, medyanın da desteğiyle toplumu karanlığa sürüklediğini savundu.

MEDYA VE GÜÇ İLİŞKİLERİ

Ayşenur Aslan, medya ve siyaset arasındaki bu derin ilişkiyi eleştirerek, medyanın tarih boyunca güç odaklarına nasıl hizmet ettiğini ve toplumu nasıl manipüle ettiğini gözler önüne serdi. Özellikle 12 Eylül sonrası dönemde basının bu rolünün daha da belirgin hale geldiğini vurguladı. Aslan, medyanın gerçekleri çarpıtma kapasitesine dikkat çekerek, bu durumun halk üzerindeki etkilerinin altını çizdi.

www.netturk.com.tr

Editör: Haber Merkezi