ANALİZ ' HABER - Türkiye’nin yeni bir gazete kokusuna ihtiyacı var mıydı? Belki de. Ama o gazetenin hangi ellerden çıktığı, hangi dillerden konuştuğu çok daha önemli. “Nefes” gazetesi bu sabah şoyle bir çıktı ortaya: "Söz veriyoruz, ant içiyoruz."
Kulağa hoş geliyor da, söz vermek kolay tutmak zor, bu bilinmiyor.
YENİ BİR UMUT MU, ESKİ BİR HİKAYE Mİ?
İnsanlar gazete alır mı, bilmiyorum. Alırlarsa da ne için alır? Gazeteyi, manşeti için mi alırız yoksa çay bardağı altı yaparız diye mi? "Gazeteler artık satmaz" dendi, doğru. Ama şu soruyu soralım: Gazeteler neden satmaz oldu? Medyanın özüne ihanet etmesiyle mi? Yoksa halkın özüne yabancılaşmasıyla mı?
Nefes, bu soruya cevap vermek ışığıyla geldi mi? Yoksa sadece “yeni” tabelasını asıp eski çarkı mı döndürecek?
ATATÜRK’ÜN NEFESİ, İLKELERİNİN SESSİZLİĞİ
Gazetenin logosunda ve dört farklı yerinde Mustafa Kemal’in gülümseyen fotoğrafları var. Olması gerekirdi. Ama Atatürk’ü koymak, onun özünü yaşatmak mı demek? Yoksa onu bir “tabela” yapmak mı?
Eğer bu gazetede Atatürk sadece bir “aksesuar” olacaksa, yazıklardır. Ama onun sesini gür çıkartacaklarsa, asıl nefes budur. Umut budur.
“NEFES”İN MANŞETİ VE ÖTESİ
İlk haber çok etkileyici: "Vekilden satılık 600 milyona villa." Evet, milletin nefesi daralmış. Ama çok merak ediyorum: Bu haberin ardından hangi cesur adımlar gelecek? Vekilin villasyla yetinmeyip o villayı alan elleri de sorgulayabilecekler mi? Toplumun yaralarına ışık tutabilecekler mi?
YAZARLAR KADROSU: BİR GÜÇ MÜ, BİR YÜK MÜ?
Soner Yalçın, Can Ataklı, Nevşin Mengü... Hepsi tanınmış, doğru. Ama burada kritik bir soruyu sormak lazım: Bu kalemler yeni bir nefes mi olacak? Yoksa eski günlerin sesleri mi yankılanacak?
UMUT YAŞARSA, NEFES ALIRIZ
“Nefes” adı güzel. Ama bu adı hak etmek zor. Halkın nefesi olmak, medyanın ötesine geçmeyi gerektirir. Gazeteler satılmazsa, gazete okuru da sorumludur. Ama gazetecinin şözü de burada büyük bir sorumluluk taşır. Nefes, ya şu sorumluluğu hisseder ya da son nefesi olur.