GERCEK'HİKAYE - Olayın olduğu gün Samsun’un Atakum ilçesi, Büyükoyumca Mahallesi’nde hava, kasvetliydi. Gökyüzü griydi, bulutlar ağır ağır ilerliyordu. Mahalle, günün rutinini yaşıyordu. Ancak o sıradan gün, mahalle sakinlerinin aklına kazınacak bir olaya sahne olacaktı.
KARANLIKTA KALAN HİKAYE
Muradiye Terzi, 31 yaşında bir kadındı. Yıllardır Samsun’da yaşıyordu. Evliydi, ama evliliği de çevresindeki hayatı da sessiz bir sır perdesiyle kaplıydı. Herkesin onun hakkında bildiği bazı detaylar vardı; mahallenin sakinleri onu kapalı kapılar ardında fısıldayan bir hikâye olarak görüyordu. Söylentiler, dedikodular dolanıyordu etrafta. Ama hiçbiri bu hikâyenin trajik sonunu tahmin edemezdi.
Muradiye, o gün apartmanının önünde vurulmuş halde bulundu. Göğsünden gelen kan, kaldırımda karanlık bir leke bırakıyordu. Ambulans çağırıldı, hastaneye kaldırıldı ama çoktan hayatını kaybetmişti. Onu vuran eski kapıcısıydı: Murat Demir.
KARMAŞIK BİR İLİŞKİNİN İZLERİ
Murat, apartmanın eski kapıcısıydı. Bir zamanlar bu binada çalışmış, Muradiye ile tanışmış, belki de ona bağlanmıştı. 2017 ve 2020 yılları arasında, Murat bu apartmanın içinde her gün karşılaşıyordu onunla. İddiaya göre, aralarındaki ilişki zamanla derinleşmiş, ancak sonra bozulmuştu. Belki de bu yüzden Muradiye’yi son bir kez görmek için geri dönmüştü.
Olaydan bir gün önce binaya girip çıkmış, güvenlik kameralarında defalarca görünmüştü. Kimse onun niyetini bilmiyordu. Ama o, bekliyordu. Belki son bir konuşma, belki de sadece bir veda. Ancak sabah olduğunda, niyeti daha belirgin hale geldi. Muradiye’yle konuşmak için kapının önünde bekliyordu.
BOĞUŞMA VE SİLAHIN PATLAYIŞI
Murat, mahkemede soğukkanlı bir şekilde olayı anlattı. "O gün oradaydım, elinde silah vardı," dedi. Onunla boğuşmaya başladığını ve sonunda silahı elinden aldığını iddia etti. Silahı eline aldığında kurusıkı sandığını söyledi: “Kurusıkı zannettim, ‘Beni bununla mı öldüreceksin’ dedim. Birkaç el ateş ettim,” diye devam etti. Ancak silahın gerçek olduğunu ancak o anda fark ettiğini iddia etti. “Kanı görünce şok oldum, panikledim ve olay yerinden uzaklaştım.”
Ama gerçek bu muydu? Yoksa bu bir bahaneden mi ibaretti? Mahkemede Muradiye’nin son sözleri kimsenin dilinde değildi. Sadece Murat’ın savunması yankılanıyordu duvarlarda. O, bu olayın yalnızca bir yanlış anlamadan ibaret olduğunu söylüyordu. Ancak kanıtlar ve tanık ifadeleri farklı bir hikâyeyi anlatıyordu.
MAHKEME KORİDORLARINDA AĞIR SESSİZLİK
Olayın ardından mahkemeye gelen tanıklar, Muradiye’nin hayatındaki tehditlerin, korkunun izlerini anlattı. Muradiye, ölümünden önce Murat’tan defalarca şikayetçi olmuştu. Israrlı takip, tehditler ve hatta mala zarar verme… Onunla ilgili şikayetler mahkeme dosyalarına eklenmişti. Olayın yalnızca bir tartışmadan ibaret olmadığını anlatan bu kayıtlar, Murat’ın öfkesinin bir süredir tırmandığını gösteriyordu.
Tanıklardan biri, Muradiye’nin arabasının lastiklerinin kesildiğini söyledi. Mahalledeki dedikodular da durmak bilmiyordu. Bu sadece bir kıskançlık ya da basit bir tehdit miydi, yoksa daha derin bir nefretin izleri mi? Herkes farklı bir şey biliyordu, ama gerçek hiçbir zaman tam anlamıyla ortaya çıkmıyordu.
KARANLIK BİR GEÇMİŞ, BELİRSİZ BİR GELECEK
Murat’ın mahkemede yaptığı savunma, birçok kişiyi düşündürttü. Kurusıkı olduğunu sandığını söylüyordu, ama neden o silahı eline almıştı? Neden Muradiye’ye bu kadar yaklaşmıştı? Herkesin aklında soru işaretleri bırakıyordu. Mahkeme ertelendiğinde, Murat hâlâ özgürlüğünün bedelini hesaplamaya çalışıyordu.
Öte yandan Muradiye’nin cansız bedeni, acılı bir hikayenin kapanan son perdesiydi. Belki de daha önce kimsenin dikkat etmediği bir hikayeyi, herkesin gözüne sokmuştu.
İÇİ BOŞALTILAN HAYATLAR
Muradiye'nin sessiz çığlıkları duvarların arasında yankılanırken, geriye kalanlar onun adını bir daha anmaya cesaret edemeyecekti. Bu cinayet, yalnızca Samsun’un Atakum ilçesinde değil, insanların hafızasında, mahkeme koridorlarında ve suskun kalan adalet sisteminde yaşamaya devam edecekti.
Belki de herkes bu hikayeyi farklı bir sonla anacaktı. Ancak gerçek her zaman puslu kalacak, Murat’ın soğukkanlı anlatımı ve Muradiye’nin susturulan sesi arasında sıkışıp kalacaktı.