ZENGİNLİK; sabahları simidi çaya batırıp kahvaltı edebilmektir,
merdivenleri ikişer üçer, yardımsız çıkabilmektir,
dostlarının sıcak bir 'merhaba'sıdır, yalnızlığının ortasında kapının çalınmasıdır.
ZENGİNLİK; bir bahar vakti kumruların pencerene konmasıdır,
pencerenden baktığında; erkek kumrunun dişisine ağzıyla çalı çırpı taşıyıp
onun da yuvayı yapmasını sağlamasını izlemektir.
ZENGİNLİK; görebilmektir, eriklerin, kirazların özene bezene çiçek açmasını,
rengarenk çiçeklerin tomurcuklanmasını izleyebilmektir.
ZENGİNLİK; çok küçükken annenin yaptığı gibi, sacının okşanmasıdır,
sadece o yaşadığın anı değil 'yarın' ı da sevgiyle umutla heyecanla planlamaktır, sadece kendin için değil sevdiklerini de geleceğinin baş köşesine oturtabilmek ve onlara kendinden bile öncelik verebilmektir.
ZENGİNLİK; sevmektir, sevilmektir, sevip sevildiğini bilmektir, dostluktur, arkadaşlıktır, büyüktür küçüktür çocuktur, çocuğun o masum gülüşüdür, attığı çığlıktır, ağlamasıdır, emeklemesidir, yürümeye çalışmasıdır, acıkmasıdır, çisini yapmasıdır, konuşmaya çalışmasıdır.
ZENGİNLİK; yapayalnız tek başınayken yani telefonun çalmasıyla irkilmektir, bir yerlerde varolduğunu düşünüp dostunun sımsıcak 'bir merhaba'sıdır ya, o anda 'iyi ki varsın' diyebilmektir.
ZENGİNLİK; en umutsuz en çaresiz en kimsesiz olduğun bir anda, hani ektiğin bir şeyin toprağı yarıp çıkması boy atması yeşermesi gibi, içinde bir şeylerin canlanmasıdır, boy atıp fışkırmasıdır.
ZENGİNLİK; memleketindir, ülkendir, 'cumhuriyet'indir, özgürlüğündür, özgürlüklerdir, mutlu ve özgür yaşayabilmektir, insandır, insanların mutluluğudur, sömürüsüz bir dünya düşü kurabilmektir.
VE ZENGİNLİK; 60’ında bile, 6’sındaki bebe gibi, ana kucağına baş koyup çocukluğunu yaşayabilmektir.
www.netturk.com.tr