Bir Cumhuriyet Şarkısı filmi, Türkiye'nin Cumhuriyet'in kuruluş yıllarındaki kültürel ve sanatsal devrimini anlatıyor. Yağız Alp Akaydın'ın yönetmenliğini yaptığı filmde, 1930’ların Türkiye’sinde, sanat yoluyla toplumu dönüştürmeyi amaçlayan bir grup genç sanatçının öyküsüne odaklanılıyor.
Filmde Salih Bademci, Ahmet Adnan Saygun rolünde, Ertan Saban ise Mustafa Kemal Atatürk'ü canlandırıyor. Bu dev prodüksiyon, izleyicilere tarihsel bir perspektif sunarken Cumhuriyet'in gençlik, özgürlük ve yenilikçi ruhunu vurgulamayı amaçlıyor.
Filmin yapım süreci 1,5 yıl sürdü ve Türkiye'nin farklı bölgelerinde gerçekleştirilen çekimlerle titizlikle hazırlandı. Oyuncu kadrosunda Birce Akalay, Ahmet Rıfat Şungar, Melis Sezen gibi isimler de yer alıyor. Filmin amacı, Cumhuriyet’in değerlerini yeni nesillere taşırken, aynı zamanda Türk sinemasında tarihi bir yolculuğa çıkarmak ve sanata dair bir farkındalık yaratmak. 25 Ekim 2024'te vizyona girmesi beklenen Bir Cumhuriyet Şarkısı, dönemin atmosferini ve sanatsal gelişmeleri izleyiciye aktarmayı hedefliyor
FİLMİN KÜNYESİ
İşte Bir Cumhuriyet Şarkısı filminin künyesi:
Yönetmen: Yağız Alp Akaydın, Senaryo: Onur Ünlü, Yapımcı: BKM
Başrol Oyuncuları: Ertan Saban (Mustafa Kemal Atatürk), Salih Bademci (Ahmet Adnan Saygun), Ahmet Rıfat Şungar (Münir Hayri Egeli), Birce Akalay, Melis Sezen, Şifanur Gül (Nükhet)
Tür: Tarihi, Dram
Bu film, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarının heyecan verici atmosferini yeniden canlandırarak, sanatın dönüştürücü gücüne odaklanıyor
BİR CUMHURİYET ŞARKISI
"Bir Cumhuriyet Şarkısı" başlığını duyunca, Cumhuriyet’in coşkuyla kutlandığı, sevgiyle yaşandığı yıllara bir yolculuk yapmak kaçınılmaz. Cumhuriyet, elbette sadece bir yönetim biçimi değil; özgürlük, eşitlik, umut ve aydınlık yarınların taşıyıcısı olarak doğdu. Anadolu’nun yoksul topraklarında yükselen umut ve özgürlük, bu milletin kalbinde bir sevda olarak yer etti. Ve bu sevda, her daim Cumhuriyet'in inancına olan bağlılıkla, yankılanan bir şarkıya dönüştü.
BAĞIMSIZLIĞIN TÜRKÜSÜ
Cumhuriyet, ulusal egemenliğin, bireysel özgürlüğün ve toplumsal eşitliğin en büyük güvencesiydi. Atatürk’ün gençlere emanet ettiği Cumhuriyet, bir bayrak gibi dalgalandı memleketin dört bir yanında. Her kasabada, her köyde, Türk halkı bu yeni düzeni bağrına bastı. İmkansızlıklar içinde bir destan yazan Anadolu halkı, Cumhuriyet’in koruyucusu ve yaşatıcısı oldu.
ÖZGÜRLÜĞÜN ŞARKISI
Cumhuriyet’in doğduğu günlerde, bir millet olarak yeniden doğduk biz. Osmanlı’nın son döneminde kısıtlanan halk, Cumhuriyet’le birlikte nefes almaya başladı. Kadınlarımız okullarda okumaya, iş hayatında yer almaya, kısacası toplumsal hayatta daha çok var olmaya başladılar. Cumhuriyet, bir kadının özgürlüğünün ve toplumdaki yerinin teminatı oldu. Gençler ise, eğitimden bilime, sanattan spora her alanda kendilerini geliştirme fırsatı buldular. Bu, halkın kendi şarkısıydı; özgür, başı dik, onurlu bir milletin şarkısı.
CUMHURİYET’İN YAŞAYAN RUHU
Bir Cumhuriyet Şarkısı; gençliğe umut, yaşlılara onur, çocuklara aydınlık bir gelecek olarak yankılandı. Anadolu'nun sokaklarında yükselen bu şarkı, karanlık günlerde dahi hiç susmadı. Cumhuriyet'in ruhu; köy okullarındaki çamur içinde yürüyen çocukların sevinç çığlıklarında, Kurtuluş Savaşı’nın izlerini taşıyan yüreklerde, sokaklara “yaşasın Cumhuriyet!” diye haykıran o ilk gençlerde yaşamaya devam etti.
CUMHURİYET BİZE EMANET
Bugün o şarkı hala yüreğimizde, 100 yıl geçse de sesimizde. Cumhuriyet’in aydınlattığı yolda yürüyor, bu ülkenin aydınlık yarınlarına sahip çıkıyoruz. O şarkı, bugün bizim çocuklarımızın dilinde, geleceğe ışık tutuyor. Cumhuriyet’e layık olmak ve onu gelecek nesillere taşımak, işte en büyük görevimiz bu.
Cumhuriyet, bir bayrak gibi dalgalanan; bir çınar gibi köklü ve sağlam; bir yıldız gibi parlayan… İşte bir Cumhuriyet şarkısı böyle bir ruhla söylenir; bağımsız, özgür ve umut dolu.