Adana'nın sıcak, tozlu sokaklarında, bir evin kapısını soğuk bir haciz kararı çaldı. Evin içine sinsice giren bu karar, sadece duvarları değil, evlilik bağlarını da yerle bir etti. Gülenay, eşinin kendisinden gizli aldığı kredilerden habersizdi. Bu borçlar, onun omuzlarına bir anda çöküveren bir yük, ruhunu ezen bir zincir oldu. Kutay ise, yaptığı her hamleyi evini korumak adına yapmış gibi görünüyordu; ama bu, geride bıraktığı derin izleri silmeye yetmedi.
GÜLENAY'IN HİKAYESİ
Gülenay, evlilik süresince eşi Kutay’ın sessizliğinin, aslında bir sır perdesi olduğunu anlamamıştı. Bir gün evin kapısına gelen haciz memurlarıyla bu perdenin arkasındaki karanlık gerçeği öğrendi. Kutay, hiçbir şey söylemeden, kimseye danışmadan kredi çekmiş, borçlanmış ve bu borçlar, onların yuvasını yerle bir etmişti. Bu, sadece mali bir çöküş değil, Gülenay’ın ruhunu kemiren bir ihanetin başlangıcıydı. Mahkemede, Kutay’ın bu davranışlarının evliliği sarsan, kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu söylediğinde, sesi titremişti. Bu, bir kadının yaşadığı en derin hayal kırıklığının dışavurumuydu.
BİR BABANIN ÇARESİZLİĞİ Mİ?
Kutay, borçların aileyi ayakta tutmak için yapıldığını savunuyordu. Söylediğine göre, her şey Gülenay ve çocukları içindi. Ancak bu iddia, Gülenay’ın hissettiği kırgınlığı, eve gelen haciz memurlarının soğuk yüzlerini, evin üzerine çöken karanlığı silemedi. Gülenay, evin sorumluluğunu üstlenirken, aslında arkasında bırakılan bir enkazla karşı karşıya kaldığını anlamıştı.
ADALETİN TARTISI
İlk karar, Gülenay için bir hayal kırıklığıydı. Adana Bölge Adliyesi, Kutay’ın savunmalarını haklı bulmuş, manevi tazminat talebini reddetmişti. Ama Gülenay pes etmedi, bu kararın arkasındaki haksızlığı görebilecek bir göz aradı. Yargıtay, bu arayışa cevap oldu. 2. Hukuk Dairesi, Kutay’ın davranışlarının sadece bir borçlanma değil, Gülenay’ın kişilik haklarına bir saldırı olduğuna hükmetti. Bu karar, Gülenay’ın haklı mücadelesini onayladı; ona sessiz ama güçlü bir zafer getirdi.
GERİDE KALAN İZLER
Yargıtay’ın kararı, sadece Gülenay için değil, aynı durumu yaşayan birçok kişi için de bir umut ışığı oldu. Türk Medeni Kanunu'nun 174. maddesi, bu kararla birlikte, boşanma sürecinde yaşanan manevi zararların tazmin edilebilmesi için önemli bir araç haline geldi. Bu dava, sadece hukuki bir süreç değil, aynı zamanda bir kadının kendi hayatında adalet arayışının hikayesiydi. Ve bu hikaye, adaletin, bazen en umulmadık anlarda yüzünü gösterebileceğini bir kez daha hatırlattı.