YAZI'YORUM - 9 Kasım Çarşamba. Mustafa Kemal'in odasında derin bir sessizlik var.
Bir millet, nefesini tutmuş bekliyor.
O gece zor geçti, doktorlar başucunda çaresiz. Kısa aralıklarla oksijen verildi sabaha doğru…
* * *
Saat 08’de glikozlu serum verdiler. Saat 09’da nefesi ağırlaştı. Gözleri kapalıydı, gidiyordu.
Dışarıda sessizlik hâkimdi. Sarayın önünde Savarona, içerde hüzün.
Yaver Hasan Rıza Soyak, elini öptü. Muhafız Komutan İsmail Hakkı Tekçe de, sonra o el, yorganın altına kondu.
* * *
Saat 09’u 5 geçiyordu. O an, Türkiye’nin kalbi sustu. Son nöbet defterine düşülen not kısa oldu: “Büyük Şefimiz, terk-i hayat etmiştir.”
Ve sonra…
Yaveri Salih Bozok, merdivenlerden aşağı indi. Bir odaya kapandı. Tek el silah sesi duyuldu sonra. Bozok, “Başkumandan yaversiz gidemez,” diyerek, kalbine tek kurşun sıkmıştı.
Bir millet, bir daha eskisi gibi olmadı. Her 10 Kasım, saat 09’u 5 geçe Türkiye susuyor, sayggı duruşuna geçiyor, gözleri doluyor.
Çünkü biliyoruz: O'nun gibisi bir daha gelmeyecek.
Siyasetcisiniz, yöneticisiniz, ülkeyi yönetiyorsunuz, bu milletin önde gidenisiniz ya;
Bir gün siz de öleceksiniz.
Milli yas ilan edilmeyecek. Arkanızdan yas tutulmayacak. Anıtkabir gibi bir anıtınız olmayacak.
* * *
Sizin için milyonlar sokağa çıkmayacak. Bir yaveriniz olmayacak.
“Onsuz yaşayamam” diyecek biri olmayacak.
Ölüm tarihiniz hatırlanmayacak.
Kimse sizin için gözyaşı dökmeyecek.
Ölümünüzden sonra adınıza anma törenleri yapılmayacak.
Siz sadece… Öleceksiniz.
Ama Mustafa Kemal yaşamaya devam edecek.
Her 10 Kasım’da, saat 09’u 5 geçe bir millet, Ata’sının önünde saygı duruşunda bulunacak.
Tarihe geçmek için koltuk yetmez.
Bir halkın kalbinde yaşamak gerek.