NET TÜRK TV

Sabahın ilk ışıkları ormanı kucaklarken, iş makineleri de ormana girdi. Demir dişliler, ağaç köklerini zorlayarak ilerliyordu.

Hopa’nın Cankurtaran bölgesinde mesire alanı dedikleri şey buydu işte: ağaçlar kesilecek, üzerine bungalov evler kurulacaktı.

"Turizm" dediler, "kalkınma" dediler. Köylüler bu hikâyeye inanmadı. Çünkü mesele bungalov değil, ağaçların köküne dinamit yerleştirilmek isteniyordu.

DİRENİŞ VE SESSİZLİK

Çifteköprü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin örgütlediği köylüler, sabah erkenden ormana koştu.

Ağaçların önüne dikildiler, makinelere bedenlerini siper ettiler. "Kesemezsiniz!" dediler. Ama kim duyardı?

Sonra... Silah sesleri yankılandı. Orman birden sessizleşti.

ACI VE KAYIP

Reşit Kibar, Ersan Koyuncu, Gökhan Koyuncu... İsimler bir anda yer değiştirdi. Ağaçların yerini insanlar aldı.

Yaralılar hastaneye götürüldü. Ama Reşit Kibar kurtulamadı. Hopa Devlet Hastanesi’nin soğuk odalarına taşındı hayat.

Geriye kalan iki köylünün tedavisi sürerken, köylülerin umutları da bu orman gibi kesildi.

ATEŞ EDEN KİM?

Muhammet Ustabaş. Orman kesimini yapan firmanın çalışanı olduğu iddia edilen adam.

Her yerde aranıyor. Ağaçlara sıkan adamı bulmak kolay olmasa gerek. Bir ağacı kesen de, insanı vuran da aynı şeyin peşinde: Kâr.

KÖYLÜLERİN SESİ

Köylüler, taş ocağı yapılacağını söylediler. Doğayı katledip bungalovlar kurmak bir plan olabilir. Ama mesele bu değildi.

Mesele, ağaçların altında yatan hazineydi. Taş ocakları, köylünün hayal ettiği cennet değil, koca bir felaket olacaktı.

ORMANIN SESSİZLİĞİ

O gün, ormanda sadece ağaçlar değil, vicdanlar da kesildi.

Şimdi orman sessiz. Ama bu sessizlik çığlık gibi. Köylüler ağlıyor, ağaçlar susuyor, hayat devriliyor.

Proje durdu, kesim durdu. Ama köyün üzerinde asılı kara bulutlar durmadı.

Çünkü her gün bir orman kesiliyor. Her gün bir köy susuyor.

WWW.NETTURK.COM.TR